Asıl adı Nurettin Türkkan olan ve şiirlerinde Kul Nuri mahlasını kullanan Aşık Kul Nuri, günümüz aşıklık geleneğinin önemli temsilcilerinden biridir. Nüfus kaydında 1 Aralık 1954 olarak geçse de, kendisi doğumunun 1955 yılının zemheri (kış) ayında Gümüşhane’nin Kelkit ilçesine bağlı Yenice köyünde gerçekleştiğini belirtir. Babası Kamil oğlu Sabri Türkkan, annesi Arif kızı Zülal Hanım’dır ve altı çocuklu bir ailenin ferdidir.
Eğitim hayatına Kelkit Cumhuriyet İlkokulu’nda başlamış, Kelkit Ortaokulu ve ardından Gümüşhane Endüstri Meslek Lisesi Metal Bölümü’nü bitirmiştir. 1976 yılında Kelkit’in Çamlı köyünden Nurten Savaş Hanım ile evlenmiş; bu evlilikten Ümmügülsüm (1981’de vefat etmiştir), Turgay ve Tuncay adında üç çocuğu dünyaya gelmiştir. Evliliğinin hemen ardından Kütahya ve Eskişehir’de askerlik görevini tamamlayarak 1978’de terhis olmuştur.
Askerlik dönüşü 1978’de Erzurum Ilıca Şeker Fabrikası’nda işçi olarak çalışmaya başlamış, 1980’de Erzincan Şeker Fabrikası’na tayin olmuş ve 1988’de buradaki görevinden istifa ederek tamamen aşıklık ve geleneğe hizmet yolunu seçmiştir.
Aşıklık Geleneğine Girişi ve Sanat Hayatı:
Kul Nuri’nin saz ve söze ilgisi, çocukluğunda köy odalarında dinlediği Sümmani, Emrah gibi ustaların türküleri, deyişleri ve halk hikâyeleriyle başlamıştır. 13-14 yaşlarında saz çalmaya kendi gayretiyle öğrenmiştir. İlk şiiri “Kelkit Ovası”nın Kelkit Çayı Gazetesi’nde yayımlandığı bilinmektedir. Gördüğü bir rüyadan sonra irticalen (doğaçlama) şiir söyleme yeteneğinin geliştiğini ifade eder. Sanat alt yapısını, yetiştiği geleneksel icra ortamının yanı sıra okuduğu Yunus Emre, Erzurumlu Emrah, Sivaslı Ruhsati, Mehmet Akif Ersoy, Necip Fazıl Kısakürek gibi usta şairler de şekillendirmiştir. “Kul Nuri” mahlasını kendisi seçmiştir.
Erzincan’da bulunduğu yıllarda Erzincan Aşıklar Kahvesi‘ni açarak geleneğin yaşamasına ve aşıkların buluşmasına önemli bir mekan sağlamıştır. Medya aracılığıyla da aşıklık geleneğine büyük hizmetlerde bulunmuştur:
Neredeyse Türkiye’nin tüm illerini dolaşan Aşık Kul Nuri, sanatını yurt dışında da (Almanya, Hollanda, Belçika, İsviçre, İtalya, Fransa, Avusturya) icra etme fırsatı bulmuştur. 1988’de Aşık Yaşar Reyhanî ile birlikte Mekke, Medine ve Cidde’de düzenlenen bir aşık toplantısına katılarak Umre görevini de yerine getirmiştir.
Abdülvahap Kocaman, Davut Sulari, Erol Ergani, Mustafa Aydın, Sefil Selimi, Şeref Taşlıova, Yaşar Reyhani gibi birçok usta ve çağdaşı aşıkla karşılaşmalar (atışmalar) yapmıştır. Kendisi de Tercanlı Aşık Emrah Şimşek, Şiranlı Aşık Eyüp Seyranî, Bayburtlu Aşık Süphani gibi genç aşıklara örnek olmuştur.
Eserleri ve Sanat Anlayışı:
Aşık Kul Nuri’nin çok sayıda şiiri ve “Mahir’in Hikâyesi” adlı bir halk hikâyesi bulunmaktadır. Ancak bu zengin külliyat henüz müstakil bir kitapta toplanmamıştır. Eserleri çeşitli antolojilerde, hakkında yazılan kitaplarda (Ali Berat Alptekin – Gönül Kervanı Âşık Kul Nuri, Oğuzhan Aydın – Kuşluk Vaktinde Âşık Kul Nuri) ve lisans tezlerinde yer almıştır. Ayrıca geçmişte kaset ve CD (“Eyvah” gibi) çalışmaları da bulunmaktadır.
Şiirlerinde vatan sevgisi, gurbet, sosyal ve kültürel meseleler, doğal afetler, tabiat, aşk, dini ve tasavvufi konular, ekonomik şartlar, tarihi kahramanlar ve siyaset gibi geniş bir yelpazeyi işlemiştir. Şiirlerinde genellikle koşma nazım biçimini ve hecenin 11’li kalıbını tercih etmekle birlikte 7’li, 8’li ve 15’li kalıpları da kullanmıştır. Dili standart Türkiye Türkçesi olmakla birlikte Gümüşhane yöresi ağız özelliklerini de taşır.
Güncel Durumu:
Aşık Kul Nuri, halen (Nisan 2025 itibarıyla) Ankara’da ikamet etmekte ve aşıklık geleneğini aktif olarak sürdürmektedir. Çeşitli festival, şölen, kültürel etkinlik ve televizyon programlarına katılarak sazıyla ve sözüyle geleneğin yaşatılmasına katkıda bulunmaya devam etmektedir. Çeşitli kurum ve kuruluşlardan aldığı ödül ve plaketleri bulunmaktadır.
