Ahmed Ziyâüddîn Gümüşhânevî

5.929
Okuma Süresi: 7 dakika
A+
A-
Ahmed Ziyâüddîn Gümüşhânevî

Büyük veli ve âlim Ahmed bin Mustafa, Ziyaüddin künyesiyle tanınır ve Gümüşhânevî nisbesiyle meşhur olmuştur. Hicri 1228 (Miladi 1813) yılında Gümüşhane’nin Emirler Mahallesi’nde dünyaya gelmiştir. Babası, Emirler sülalesinden Mustafa Efendi’dir.

 

İlk Yılları ve Eğitimi:

Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevi Hazretleri, daha beş yaşındayken Kur’an-ı Kerim’i usulüne uygun olarak okumuş ve aynı yaşta ilim öğrenmeye büyük bir arzuyla başlamıştır. Sekiz yaşına geldiğinde çeşitli zikirler ve dualarla birlikte Delail-i Hayrat’ı okumaya izin almıştır. Beş yaşında Kur’an-ı Kerim’i hatmetmiş, sekiz yaşında Delâil-i Hayrât, Hizb-i A’zam ve Kasâid’i okuyup bitirmiştir. Şeyh Sâlim, Şeyh Ömer el-Bağdâdî, Şeyh Ali el-Vefâî ve Şeyh Ali gibi dönemin önde gelen âlimlerinden dersler almıştır. On yaşında babasıyla birlikte Trabzon’a hicret etmiş ve ticaret hayatına atılmıştır. Ancak ticarete olan ilgisinden çok ilme ve irfana düşkün olduğunu gören babası, abisi askerden dönene kadar kendisine yardım etmesini istemiş ve daha sonra okuması için istediği yere göndereceğini söylemiştir. Trabzon’da Laz Hoca olarak tanınan Şeyh Osman Efendi ve Şeyh Hâlid Saîdî gibi âlimlerden sarf, nahiv ve fıkıh dersleri almıştır.

 

İstanbul’da İlim Tahsili ve Müderrisliği:

On dört yaşında babası, amcasıyla birlikte İstanbul’a gidip dükkân için gerekli malları almasını istemiştir. Bu duruma sevinen Ziyaüddin İstanbul’a gitmiş ve dönüş hazırlığı sırasında amcasına İstanbul’dan ayrılamayacağını, uzun zamandır arzu ettiği ilim tahsiline burada devam etmek istediğini söylemiştir. Babasının da bu konuda rızası olduğunu amcasına iletmiş ve babasıyla görüşerek onayını almasını rica etmiştir. 1831 yılında Beyazıt Medresesi’ne yerleşerek tahsile başlamış, akli ve nakli ilimlerde yüksek bir seviyeye ulaşarak âlimlerden icazet almıştır. Daha sonra Beyazıt Medresesi’nde müderris olarak görev yapmış ve birçok öğrenci yetiştirmiştir. II. Abdülhamit’in de aralarında bulunduğu dönemin ileri gelenleri onun sohbetlerinden etkilenmiştir.

 

Tasavvufi Hayatı ve Nakşibendi-Halidi Tarikatı:

Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevi Hazretleri, ömrünün yirmi sekiz yılını kitap çalışmalarına, on altı yılını ise tebliğ faaliyetlerine ayırmıştır. Nakşibendi Tarikatı’nın Halidiye koluna mensup olan Gümüşhanevi Hazretleri, bu tarikatın esaslarına büyük önem vermiştir. Sayıları bir milyonu aşan talebelerinin atıl duran servetlerini bir araya getirerek ortak bir “yardımlaşma ve yatırım fonu” kurmuştur. Bu fon sayesinde bir matbaa, yayınevi, içinde 18.000 kitap bulunan 4 kütüphane ve çeşitli vakıflar kurmuştur. Sünnet-i Seniyye’ye büyük bir bağlılığı olan Gümüşhanevi Hazretleri, talebelerine sürekli olarak hadis dersleri vermiştir. Döneminin en önde gelen İslam âlimlerindendir.

 

93 Harbi’ne Katılımı:

Kalemi ve kelamıyla mücadele veren Gümüşhanevi Hazretleri, yeri geldiğinde kılıca ve silaha sarılmaktan da çekinmemiştir. 93 Harbi olarak bilinen 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’na gönüllü olarak katılmış ve cephede bizzat çarpışmıştır. Savaşın kesintiye uğradığı bir dönemde Of’a gelerek tarikatın yayılması ve irşad hizmetlerinde bulunmuş, savaş tekrar başlayınca muharebe meydanına geri dönmüştür.

 

 

Zühd ve Takva Hayatı:

Gümüşhanevi Hazretleri, az yemek, az uyumak ve az konuşmak gibi prensipleri içeren zühd ve takva dolu bir hayatı benimsemiştir. Misafirsiz sofraya oturmaz, bütün nafile oruçları tutardı. Haftada iki defa müridleriyle topluca Hatme-i Hâce zikri icra eder, Salı geceleri zikirden sonra yetmiş bin kelime-i tevhid zikri yaptırmayı adet edinmişti. Yazlarını Beykoz’daki Yûşâ tepesinde çadır kurarak geçirirdi. Ayaklarını uzatarak uyumayı edebe aykırı saydığı için hiçbir zaman ayaklarını uzatarak uyumamıştır.

 

Vefatı ve Mirası:

Sultan Abdülmecid, Abdülaziz ve II. Abdülhamid devirlerinde yaşamış ve her üç padişahtan da büyük ilgi görmüştür. Gümüşhanevi Hazretleri, 7 Zilkade 1311 (13 Mayıs 1893) tarihinde sabah saat on sularında vefat etmiştir. Kabri, İstanbul’da Süleymaniye Camii avlusunda, Kanuni Sultan Süleyman Türbesi’nin kıble tarafındadır. Yanındaki kabirde zevceleri Havva Seher Hanım yatmaktadır.

Eserleri:

Gümüşhanevi Hazretleri birçok değerli eser kaleme almıştır. Bunlardan bazıları şunlardır: Râmûz-ül-Ehâdîs, Garâib-ül-Ehâdîs, Hadîs-i Erbaîn, Câmi-ul-Usûl, Rûh-ul-Ârifîn, Mecmûât-ul-Ahzâb, Kitâb-ul-Ârifîn, Necât-ül-Gâfilîn, Netâic-ül-İhlâs, Câmi-ul-Menâsik, Câmi-ul-Mutûn ve Vasiyetleri.

 

Mezar taşı kitabesinde şu anlamlı dizeler yer almaktadır:

Nazar kıl çeşm-i ibretle, makâm-ı ilticâdır bu! Erenler dergâhı, bâb-ı füyûzât-ı Hüdâ’dır bu! Ziyâüddîn-i Ahmed, mevlidi anın Gümüşhâne, Şehir-i şark-u garbın, mürşid-i râh-ı Hudâdır bu!.. Muhakkak ehl-i Hakk ölmez, ebed haydır bil ey zâir! Saray-ı kalbini pâk eyle, bâb-ı evliyâdır bu! Şu’a-ı dürr-i vahdet, menba’-ı ilm-i ledünnîdir. Mükemmel vâris-i şer’-ı Mahmmed Mustafâ’dır bu. Hilâfet müddetinden, “İrcii” vaktine dek Hakk’a, Tarîk-i Hâlidî’yi neşr eden, Hakk-reh-nümâdır bu. Cilâ-yı ruhdur zikri, mürîdana gıdâdır bu!

 

Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevi Hazretleri, ilmi, irfanı, zühdü, takvası ve topluma hizmetleriyle İslam dünyasında derin izler bırakmış müstesna bir şahsiyettir.

Bu biyografi, mevcut verilerimiz ile birlikte web araştırmalarıyla derlenmiştir. İçerikte eksik, hatalı, güncel olmayan veya webden sistemin yanlış derlediği bilgiler bulunabilir. Düzeltme veya ekleme taleplerinizi haber@haber29.net mail adresimize ileterek Gümüşhaneli değerlerimizin biyografilerini geliştirmemize yardımcı olabilirsiniz. Teşekkürler.
Siz de Katkıda Bulunun! Tanıdığınız, bildiğiniz ve sitemizde yer almasını istediğiniz Gümüşhaneli değerlerimizin biyografilerini bizimle paylaşabilirsiniz.
Göndermek istediğiniz biyografiyi ve varsa ilgili fotoğrafları, aşağıdaki yöntemlerden biriyle bize ulaştırın:

Biyografi Gönder Sayfası veya haber@haber29.net e-posta adresinden.

Gümüşhane'mizin zengin hafızasını birlikte oluşturalım!
Bir Yorum Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.