Güneri KADİRBEYOĞLU
1943 yılında Gümüşhane’nin Fuadiye semtinde dünyaya gelen Güneri Kadirbeyoğlu’nun babası Kitapçı Çolak Ahmet Bey, annesi ise Sargınalplerden Zehra Hanım’dı. Ortaokul öğrenimini Gümüşhane Lisesi’nde tamamladıktan sonra, Karayolları 101. Şube Atölyesi’nde elektrik bölümünde çalışmaya başladı. Ancak eğitimine devam etme arzusuyla 1961-1962 yıllarında Gümüşhane Öğretmen Okulu’na girdi ve 1965’te buradan mezun oldu. İlk görev yeri Bayburt’un Mutlu Köyü oldu, ardından Bayburt Akşar’da görev yaptı. 1974 yılında Gümüşhane Eğitim Araçları Merkezi’nde öğretmen ve idareci olarak çalıştıktan sonra 1994 yılında emekli oldu. Fotoğrafçılığa olan ilgisi, Ernail Ataç’tan fotoğraf çekmeyi ve baskı tekniklerini öğrenmesiyle yeni bir boyut kazandı.
Emekli olduktan sonraki yaşamını Gümüşhane’nin doğal ve kültürel güzelliklerini ölümsüzleştirmeye adayan Kadirbeyoğlu, fotoğraf makinesiyle dağları, taşları ve yaylaları adım adım gezdi. Yıllarca emekle biriktirdiği bu değerli kareler, Kültür Vadisi Gümüşhane, Kuşakkaya Gazetesi, 75. Yılında Gümüşhane, Karaca Mağarası gibi yayınlarda ve Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün broşür, afiş ve kartpostallarında hayat buldu.
Gümüşhane’ye olan sevgisiyle Gümüşhane’yi Sevenler Vakfı’nın gönüllü üyesi olarak yönetim kurulunda yer aldı. 1998 yılından itibaren ise vakıf müdürü olarak uzun yıllar boyunca hiçbir karşılık beklemeden hizmet verdi.
2007 yılında Gümüşhane’de hayata veda eden Güneri Kadirbeyoğlu, Emirler Aile Mezarlığı’nda toprağa verildi.
Turan TUĞLU’nun Kaleminden:
Güneri Kadirbeyoğlu, kendini yaşadığı toplumun hizmetine adamış bir eğitimciydi. İçindeki potansiyeli ortaya çıkaran, okumaya ve yazmaya düşkün, eğitimli insanlarla iç içe olmak için kitap ve kırtasiye satışını meslek edinen bir babanın ve inançları doğrultusunda elindeki her şeyi vermeye hazır bir annenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Çocukluk yılları pek kolay geçmese de, hayatını tırnaklarıyla kazıyarak sürdürdü.
Ortaokul yıllarında başlayan fotoğrafçılık merakı, kendi çabalarıyla gelişti çünkü ona yol gösterecek kimsesi yoktu. Okul harçlığını bile bu merakından elde etti. Önce ortaokul, ardından öğretmen okulu ve nihayetinde öğretmenlik yaptı. Öğretmenlik hayatı boyunca sadece öğrencilere değil, görev yaptığı köylerin gelişimine de katkıda bulunmaya çalıştı. Bir süre sonra Eğitim Araçları Başkanlığı’na geçti. Buradaki başarılı çalışmaları sayesinde önce başkan yardımcısı, sonra da Eğitim Araçları Başkanı olarak otuz yılı aşkın bir süre hizmet verdikten sonra emekli oldu.
Eğitim Araçları Başkanlığı’nda Güneri Kadirbeyoğlu’nun hizmetleri sadece eğitim araçlarını ve fen-tabiat bilgisi malzemelerini köy okullarına ulaştırıp teslim etmekle sınırlı kalmadı. O aletlerin nasıl kullanılacağını ve öğrencilere deneylerin nasıl yaptırılacağını da bıkmadan, usanmadan ve sabırla öğretti. Adeta rehber öğretmenliğin en güzel örneklerini sergiledi.
Ortaokul yıllarında başlayan fotoğrafçılık tutkusunu hiç bırakmadı, aksine daha da geliştirdi. Gerek öğretmenlik, gerek eğitim yöneticiliği, gerekse emeklilik yıllarında sürekli düşünen, topluma nasıl faydalı olacağının hesabını yapan, üreten ve ekmeğini dostlarıyla paylaşmaktan keyif alan bir insandı.
Bugün, dağınık olsa da Gümüşhane’nin en zengin fotoğraf arşivine sahip olan Kadirbeyoğlu’nun fotoğrafları, son çeyrek yüzyıldır çeşitli gazete ve dergilerde, çoğu zaman isimsiz olarak yer aldı. Bu yönüyle Gümüşhane tarihine adını yazdıran bir kişilik ve çaba ortaya koydu. Ne yazık ki, çabaları ve hizmetleri hak ettiği takdiri görmedi.
Güneri Kadirbeyoğlu, hayata, insanlara ve nesnelere sıradan bir gözle bakmadı; herkesin görüp de fark etmediği detayları yakaladı. Gördüklerini yazıya, fotoğrafa ve söze döktüğünde ise tanık olanları şaşırttı. Fotoğrafçılık onun için adeta bir tutku haline gelmişti.
Bu konuda somut bir örnek vermek gerekirse: Bir gün telefonum çaldı, arayan Güneri Kadirbeyoğlu’ydu. “Ağabey,” dedi, “fotoğraf makineni al ve Kuşakkaya tepesinin fotoğrafını çek.” Şaşkınlıkla, “Ne var ki?” diye sordum. “Kuşakkaya tepesini bir bulut sarmış, çok güzel bir görüntü oluşmuş, o güzelliği kaçırmayalım,” diye cevap verdi. “Sen niye çekmiyorsun?” diye sorduğumda ise, “Ağabey, ben hastanedeyim, yatıyorum, pencerem Kuşakkaya’ya bakıyor,” dedi.
Fotoğrafçılık konusunda kendi sağlığını bile ikinci plana atan bir insandı Güneri Kadirbeyoğlu. Bu özelliğini hayatının her alanında gösterdi, herkesin derdine derman olmaya çalıştı ve bu incelik, bu hassasiyet onu yıprattı.
Güneri Kadirbeyoğlu’nun halka hizmeti, emekli olduktan sonra “Gümüşhaneliler ve Gümüşhane’yi Sevenler Hizmet Vakfı”nda devam etti. Pırıl pırıl iki kız çocuğu büyütüp yuvalarından uçurdu. Kendisine sadık, ölçülü, edepli ve fedakar eşiyle birlikte yaşamını sürdürdü. Zaman zaman hastaneye gidip tedavi görüyordu. Bir süre önce yine hastanedeydi. Ancak her zamanki nezaketi ve saygısı üzerindeydi.
Güneri Kadirbeyoğlu için bir tespit yapma ihtiyacı hissettim: Bu konumda, bu yapıda ve bu güzellikte insanlar nadir yetişir. Kendisine sağlık, eşi, kızları ve torunlarıyla birlikte uzun yıllar diliyorum.
M.NİHAT MALKOÇ’un Kaleminden:
Önümde duran bir gazetede, “Gümüşhane’nin sevilen simalarından emekli öğretmen, fotoğraf sanatçısı Güneri Kadirbeyoğlu hayatını kaybetti” haberi yer alıyor. İnsan, tanıdığı birinin bu son haberiyle bir an hüzünleniyor. Hayatın yoğunluğunda belki uzun zamandır dostlarımızı hatırlamayız. Ancak bu acı manşet onu hatırlatıyor. Bu acı bir hatırlayış, son hatırlayış oluyor. Üzücü olan da bu zaten: acıyla ve kederle son hatırlayış… Gözlerimin önünde gülen yüzü canlanıyor. Gördüğümüz son görüntü gitmiyor aklımdan. Çünkü son kare kalıyor zihinlerde, öylece resmediliyor belleklere.
Beklenmedik bir zamanda aramızdan ayrılan Güneri Kadirbeyoğlu, Gümüşhane’nin yetiştirdiği ‘beyefendi’ mizaçlı insanlardan biriydi. O, tam bir Gümüşhane aşığıydı; doğduğu topraklara aşk derecesinde bağlıydı. Kadirbeyoğlu, adı Gümüşhane’yle özdeşleşmiş değerli bir şahsiyetti. Gümüşhane ona sevginin en üst basamağı olan aşkı çağrıştırırdı. Eğitimci ve fotoğraf sanatçısı olan Güneri Ağabey, dürüstlük ve hoşgörüsünde eşsiz bir insandı. Kişiliğiyle Gümüşhane’nin yerel kimliğini ve insani yapısını yansıtıyordu. Akif Timurhan (Zevrakî)’ın ardından bu şehre düşen büyük bir kayıptır onun aramızdan ayrılışı. Gümüşhane her geçen gün değerlerini yitiriyor, abide şahsiyetler ebediyete göç ediyor. Ancak endişelenmeye gerek yok, onların yerine yeni değerler yeşeriyor.
Güneri Bey, daha nice güzel işler yapacakken, genç sayılabilecek bir yaşta, 65 yaşında aramızdan ayrıldı. Oysa hayat doluydu, zamanı güzelliklerle doldurma heyecanı ve telaşı içindeydi. Fotoğrafçılık onun için bir tutkuydu. Yazıyla kolay kolay anlatılamayacak pek çok şeyi fotoğrafların diliyle sözsüz anlatmıştır. Deneme yanılma yoluyla fotoğrafçılığın inceliklerini öğrenmişti. Ancak bu işten para kazanmayı hiç düşünmedi. Onun fotoğrafları çoğu zaman kendisinden izin alma nezaketi gösterilmeden kullanıldı. Kendisi çok zengin bir fotoğraf arşivine sahipti. Gümüşhane tarihini yazacakların bu zengin arşivi görmesi bir zorunluluktur.
Fotoğrafçılık onun en keyifli uğraşıydı ve bu konuda çok yetenekliydi. Bu bağlamda Turan Tuğlu Ağabey’in bir yazısından alıntı yapmak istiyorum. Buna merhum Güneri Bey’le Turan Bey arasında geçen bir diyalog olarak da bakabilirsiniz: “Bir gün cep telefonum çaldı, açtım; Güneri Kadirbeyoğlu, ‘Ağabey,’ dedi, ‘fotoğraf makineni al ve Kuşakkaya tepesinin fotoğrafını çek.’ Şaşkınlıkla, ‘Ne var ki?’ diye sordum… ‘Kuşakkaya tepesini bir bulut çepeçevre sarmış, çok güzel bir görüntü oluşmuş, o güzelliği kaçırmayalım.’ ‘Sen niye çekmiyorsun?’ diye sordum. ‘Ağabey, ben hastanedeyim, yatıyorum, pencerem Kuşakkaya’ya bakıyor,’ dedi.”
Hatıralar ve doyumsuz güzellikler artık mazinin sisleri arasında kaldı. Şimdi Güneri Kadirbeyoğlu’nu ifade eden mütevazı bir parantez var gözlerimizin önünde: 1943 yılında Gümüşhane’de açılan bu parantez, 2008 yılı kışının dondurucu soğuğunda Trabzon’da bir hastanede sessizce kapandı (1943-2008). Kadirbeyoğlu bu paranteze dolu dolu 65 yıl sığdırdı ve bu 65 yıla nice güzel şeyler kattı: 1965’te öğretmenliğe başlaması, Bayburt’ta geçen görev yılları, 1970’li yıllarda Gümüşhane Eğitim Araçları Başkanlığı’ndaki çalışma hayatı, yıllarca görev yaptığı kurumun başkanı olarak 1994’te gelen gecikmiş emekliliği ve başarılı hizmetlerle geçen otuz yıl…
Eğitimi insan olmanın ve insan kalmanın gereği sayan bir anlayışla köy köy dolaşıp eğitim camiasını bilgilendirme çabaları, ortaokul yıllarında başlayan fotoğraf merakını profesyonelliğe taşıması, Türkiye genelinde pek çok gazete ve dergide birbirinden güzel ve özel fotoğraflarına attığı imzalar, son olarak da Gümüşhaneliler ve Gümüşhane’yi Sevenler Hizmet Vakfı’nın genel sekreterliğindeki samimi ve karşılıksız gayretleri, Gümüşhane’nin gözü, kulağı ve dili olan Kuşakkaya gazetesindeki gönüllü çalışmaları ve Gümüşhane’nin en büyük camii olan Kemaliye Camii’nde kılınan cenaze namazının ardından sevenlerinin duaları ve gözyaşları arasında Emirler Mezarlığı’nda son bulan şerefli, parlak ve sade bir hayat…
Göndermek istediğiniz biyografiyi ve varsa ilgili fotoğrafları, aşağıdaki yöntemlerden biriyle bize ulaştırın:
Biyografi Gönder Sayfası veya haber@haber29.net e-posta adresinden.
Gümüşhane'mizin zengin hafızasını birlikte oluşturalım!