Gümüşhane Biyografi Sitemize Hoşgeldiniz, 09 Ekim 2024
Beğen 21

Hüseyin Nihal ATSIZ

Hüseyin Nihal ATSIZ

Bir düşünce adamı olan Nihal Atsız, baba tarafından aslen Gümüşhaneli olmalarına rağmen, babasının deniz subayı olması nedeniyle İstanbul’da doğmuş ve orada yetişmiştir. Karamustafa Köyündendir. Türkiye’nin komünizm, islamcılık ve kürtçülük gibi zararlı akımlardan etkilendiği ve Türklüğün bu üç cepheye karşı savaş verdiği bir ortamda, Türk budunu olarak varlığımızı korumanın bir yolunu araştıran Atsız, çok geçmeden kurtuluşun Türk milliyetçiliğinde –yani Türkçülükte– olduğunu öğrenmiş ve yaşamının sonuna kadar bu ülküyü Türk ırkı üzerinde hâkim kılmaya çalışmıştır.

 

12.01.1905 tarihinde İstanbul Kadıköy’de doğdu. Babası Bahriye Subayı Nail Bey, annesi Fatma Zehra Hanımdır. İlköğrenimini Kadıköy’deki çeşitli okullarda, orta öğrenimini Kadıköy ve İstanbul Sultanilerinde yaptı. Askeri Terbiye’ye yazıldı. 3. sınıfta Arap asıllı bir subaya selam vermeyi reddettiği için okuldan çıkarıldı. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nden 1930 yılında mezun olunca, Türkiyat Enstitüsü’nde Köprülüzade M. Fuat Beyin asistanı oldu. Türk Dil Kurultayı’nda maruz kaldığı hücumlara tepki olarak çektiği telgraf sebebiyle 1933’de asistanlıktan çıkarıldı. Malatya Ortaokulu’nda Türkçe, Edirne Lisesi’nde Edebiyat Hocalığına tayin edildi.

 

Kendi çıkardığı Atsız Mecmua’nın (1931–1932) devamı niteliğinde Orhun Dergisi’ni yayımladı (1933–1934). 9. sayıdaki, resmi tarih tezini eleştiren bir yazı sebebiyle dergi kapatıldı ve Bakanlık emrine alındı. 4 yıl kadar Deniz Gedikli Hazırlama Okulu’nda Türkçe Öğretmenliği yaptı. 1938’de buradan da uzaklaştırıldı. Özel Yuca Ülke ve Boğaziçi Lisesi’nde öğretmenlik yaptı. “Türk Tarihi Üzerinde Toplamalar” ve “Türk Edebiyatı Tarihi” ilmi kitapları ve birçok broşür yayımladı. Tanrıdağ, Çınaraltı Dergilerinde yazılar yazdı. 1943’te Orhun’u yeniden yayımladı. Derginin 15 ve 16. sayılarında dönemin Başbakanı Şükrü Saracoğlu’na hitaben yayımladığı açık mektuplarda, milli eğitimde solcuların nasıl yuvalandığını örneklerle gösterdi ve Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’in istifasını istedi.

 

Devrin iktidarı, bunun üzerine, açık mektuplarda adı geçen hikâyeci Sabahattin Ali’yi, Atsız aleyhine hakaret davası açması için teşvik etti. Bir taraftan da Orhun dergisini kapattı. Atsız-Sabahattin Ali davası büyük yankılar uyandırdı. Atsız ve 22 arkadaşı “hükümet darbesine teşebbüs” suçlaması ile yargılandı. Atsız, sorgusu sırasında, lağım sularının akıtıldığı bir zindana konularak yedi gün boyunca işkenceye maruz kaldı. Askeri mahkeme, Türkçülerin birçoğunu çeşitli cezalara çarptırdı. Atsız da 6 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. Ancak, Askeri Yargıtay bu kararları bozdu. Atsız Türkiye Yayınevi’nde çalıştı ve önemli Osmanlı Tarihlerinin neşirlerini hazırladı. CHP İktidarının son yıllarında fakülteden sınıf arkadaşı Prof Dr.Tahsin Banguoğlu’nun Milli Eğitim Bakanlığı zamanında yeniden öğretmenliğe atandı.

 

Fakat kendisine öğretmenlik hakkı tanınmadı ve Süleymaniye Kütüphanesi’nde Uzman olarak görevlendirildi. 1950–1951 öğretim yılı başında Haydarpaşa Lisesi Edebiyat Öğretmenliğine getirildi. Burada iki yıl görev yaptı. 3 Mayıs’ın kutlanması için Ankara’da verdiği konferans nedeniyle öğretmenlikten alındı ve Süleymaniye Kütüphanesi’ndeki görevine iade edildi (1952). Burada 17 yıl çalışıp 1969’da emekliye ayrıldı. Orhun Dergisi Başyazarlığı, 1962’de kurulan Türkçüler Derneği Genel Başkanlığı yaptı. 1964’ten vefatına kadar Ötüken Dergisini yayımladı. Ötüken’deki yazıları sebebiyle “bölücülük” iddiası ile suçlanarak yargılandı ve 15 ay hapse mahkûm edildi.

 

Bu cezası, kendi isteği olmaksızın, hastalığı sebebiyle, Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk tarafından affedildi ise de ileri yaşta 2,5 ay hapis yatmaktan kurtulamadı. Atsız, 11 Aralık 1975’te vefat etti. Bozkurtların Ölümü, Bozkurtlar Diriliyor, Deli Kurt, Ruh Adam, Yolların Sonu, Türk Ülküsü, 900.Yıldönümü, Türk Tarihinde Meseleler, Dalkavuklar Gecesi, Z Vitamini eserleri yayınlandı.

 

AĞIT

Gönlümde yazdığım bu son ağıta
Nazire yaparak coşan dalgalar!
Hastası olup da geç vakit hekim
Arayanlar gibi koşan dalgalar!

 

Sizinde elbette var bir sızınız,
Bundan mı geliyor korkunç hızınız?
Beni de beraber alır mısınız?
Kederle kabarıp şişen dalgalar?

 

Sizle paylaşsak bu korkunç gamı,
Bitmiyor bu sonsuz ecel akşamı.
Bilmem ki bundan mı titriyor gemi?
Ey dalgakıranı aşan dalgalar?

 

Hey ATSIZ çöküyor eski bir direk.
Baksan da dünyaya titremeyerek,
Hepimiz beraber haykırsak gerek
Ey bela dehrinde pişen dalgalar!

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Yorum Yaz